Pages

3 Ocak 2013 Perşembe

ANKARA’YA BAĞLANMAK

Hayat bir yokluktan ibaretmiş gibi gelir Ankara’da. Yoktur insanı bağlayan bir yanı. Yoktur sahilleri kıyı kentleri gibi. Bolluk değildir Eğe’nin verimli toprakları gibi. Bahar bile gelse Ankara’ya o Eğe’nin her yana mis koku saçan bol çiçekli ortamını bulamazsın Ankara’da. Göremezsin yemyeşil ortamlar yeşille barışık yaşamaya çalışsan bile göremezsin yemyeşil alanlar. Gözün aldığında çorak araziden ibaret, evden, iş yerinden ibaret baktıkça gezdikçe daralırsın.
Hele bide kış mı gelir Ankara’ya soğuk ile mi baş edeceksin yoksa çıkılamayan yokuşlarına mı bakacaksın. Kış sanki doğudaki gibi çöker Ankara’ya. Bahar geldi mi bahar havasını hissedemezsin. Yazı ayrı sonbaharı ayrı tat vermeyen bir yapıda bir şehir. Hiç mi olmaz bir şehrin güzel bir mevsimi. En azından bir mevsimi bile tatlı geçmez mi?
Hayat bir standarttan ibarettir Ankara’da her şey saat ile sınırlıdır. Yoktur sokaklarında akşamdan sonra insan. Ankara mesai ile çalışır. Tam memur kenti dedikleri yer burası olsa gerek. Her yer insan değil her yer bakanlıklar, askeriyeler, devlet daireleri….
Hele ben gibi Eğe’den doğallığın ortasından gelmiş biriysen özlersin, gözlerinde tüter memleketin. Memleketinin cennet olduğuna kanaat getirirsin. Hani derler ya İstanbul’un taşı toprağı altındır. Bende diyorum Eğe cennettir, toprağı altındır. Ankara’da nefes alamazken Eğe havasında kendinden geçersin, cennete geldim sanırsın.
Zaman çabuk geçiyor, insan çabuk değişiyor, dünya hızlı dönüyor sanırım. Baktığım gözlerimden emin değilim ama Ankara bir günde değişti ya da ben değiştim. Bir günde tam yaşanacak bir kent oldu. Tam hayat dolu, insan dolu vaktin su gibi aktığı bir kente döndü.
Ankara değiştirdi beni. Beni benden aldı. Ankara benim olanı benden aldı Ankara’nın çorak topraklarına gömdü.  İşte o andan itibaren gözüm, gönlüm, aklım, fikrim, benliğim değişti. Ankara güzel kent oldu güzelliği içinde barındırdığından, yaşam kent oldu içinde yaşattığından, hayat kent oldu. Bu aşamadan sonra hızlı akıyor hayat Ankara’da.
Ankara’da şuan ilkbahar havası yaşanıyor. Yazın çorak sıcağında Eğe’nin mis kokulu bahar havası var. İnsanlar neşeli, gezenler güler yüzlü, sanki bütün insanlar zengin sanki hiç hayat sıkıntısı yaşanmıyor gibi geliyor. Bu hızlı geçen zamanın ardından Ankara’ya gömülen benden ya bir filiz verecek ya da ben o toprağın altında çürüyeceğim.
Ankara’da toprak altında yeşermekte var çürüyüp toprak olmakta var ama her ne olursa olsun Ankara’ya bağlandım. Ankara’ya gömüldüm. Çok kısa zamanda ya yeşereceğim eğenin mis kokan çiçekleri gibi yada Ankaranın çorak topraklarındai çürüyüp gideceğim…..

Hiç yorum yok: